Yol Üzere

Yol üzere tereddüt ve düşmanlıkların ruh denizinden esen bir yumuşak melteme tutunup gideceği fikriyle bağlanırız umuda. Ümidimiz, bu dalgalı denizde görkemli bir inci olmaksa şayet, nihai olan değildir varlığı anlamlı kılan; o yolun ta kendisidir. Elbette yol, nihayetinden münezzeh değil; bir bütün, dört iklimdir. Yol içine alır, sarar, kuşatır ve bu ihtişam, kuşattığı her zerreyi kendi ziyasıyla ışıtır. Netice yalnızca akıbetten ibaret olamaz; o, evveli ve ahiri ile bir bütünlük arz eder. Dünyevi varlığı madden nihayete eren bir varlık nasıl ki dudaklarda yalnız bir ölü olarak anılamaz, aynı ölçüde bir şahıs hayatın herhangi bir zaman diliminde zuhur eden bir hadise sebebiyle, yalnızca o hadisenin neticesi ile tanımlanmaya, izah edilmeye mahkum edilemez. En iptidai halinden en çetrefilli konumuna kadar her basamak – mertebe – bizatihi anlamlıdır. Bir varlık, ancak zihin dünyamızda mana kudreti ile sarılıp bu kudretle harmanlandığı ölçüde kendini tebcil eder. Varlık, ne başlangıç ne de son ile sınırlandırılamayacak kadar zamanı ve mekanı aşacak kuvvettedir.

Tüm bu tefekkürün kendine has anlam dünyasına dair çeşitli mefhumlar; madde, mana, tezahür, tasavvur, vakıa vesaire. Bu teferruat bir cevher; aslı ve menşei olan. Esası bulmak ve onu ne başlangıcı ne sonu, tüm cepheleriyle kavramak; insanın kemale ermesi. Bu teferruatın her biri, hakikate nişan olmayı haiz.

Kavramlar, esası işaret eden birer levha; her biri başka bir dünya. Bu halde dallanıp budaklanan bir çınar ve esası; tohum. Tohumu bulmak, meselenin doğrudan doğruya şuuruna erişme mertebesi. Hasılı, her mefhumun ihtarı aslı haber veriyor. O halde tohumu, aslı, cevheri kuşatmaya ve anlamaya temenna. Mana ile var olmaya, evvele, ahire, zahire, batına temenna. Harekete, yola ve dahi sona temenna.

Sonrası malum, musalla taşı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz