Aziz Türk Milletine
Geçmiş yıllarda sözde “Çözüm Süreci” adıyla başlatılan girişim, tükenme noktasına gelmiş bölücü terör örgütüne âdeta can suyu olmuş; neticesinde yüzlerce vatan evladı şehit düşmüştür. Bugün yeniden sahneye konulmaya çalışılan ikinci ihanet süreci ise yalnızca yeni şehitler vermeye değil, daha da büyük felaketlere, şehit kanlarıyla sulayarak yeşerttiğimiz vatan bahçesinin viran olmasına gebedir.
Binlerce masum Türk vatandaşının kanına girmiş bebek katili ve terörist elebaşının muhatap alınması, sözde “kurucu önder” sıfatıyla kamuoyu önüne çıkarılıp konuşturulması, Türk milletinin tertemiz vicdanında onulmaz yaralar açmakta, onuruna dokunmaktadır.
Türk vatanından Türk adını silme hazırlıklarına girişerek evvela “Türkiyeli”, “Türkiye milleti” gibi garabetler geveleyenler, anayasayı yazboz tahtası zannedenler, aziz vatan toprağında Türk’ün egemenliğine göz dikenler, millî birliği hedef alan bu kirli süreci topluma meşru göstermeye çalışarak rıza inşa etmek isteyenler ve vatandaşlarımız arasına etnik unsur nifakını sokarak millî birliği ve halkın vatana aidiyet duygusunu zedeleyenler şunu iyi bilmelidir:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde asli ve tek hâkim unsur Türk milletidir. Adımız ve aidiyetimize, sevincimiz ve acımıza ortak olmayan hiçbir kimlik, Türk milletinin tarihine de vatanına da ortak değildir. Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlettir. Unutulmamalıdır ki: “Hâkimiyet bilakayduşart milletindir.” O millet de “Ne mutlu Türk’üm diyene!” şiarıyla yaşayan aziz Türk milletidir.
Biz Türk milleti olarak, bölücü terör örgütüne “terörist”, haine “hain”, katile “katil” ve terör örgütü ile onun siyasiuzantılarına müttefik olarak ihanet odaklarıyla yol yürüyenlere de “işbirlikçi” demeye devam edeceğiz. Millî egemenliğimize ve üniter devlet yapımıza yönelen her tehdit karşısında mücadelemizi her zeminde kararlılıkla sürdüreceğiz. Bildiğimiz, tanıdığımız tek kurucu önder olan ulu önderimiz, Halaskârgazi Atamız Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği vatanımızda, tüm demokratik ve hukuki haklarımızı kullanarak, gerekirse milyonlarla birlikte meydanlara yürüyecek, vatanımızı meşru müdafaa için –bedeli ne olursa olsun– hiçbir fedakârlıktan geri durmayacağız. Bu sürece karşı topyekûn bir millî duruş sergileyecek, umudunu kaybetmiş Türk gençliğini ayağa kaldıracak, Türk kamuoyunu bu sürece karşı bilinçlendireceğiz.
Biz en karanlık zamanlarda bile cehennem kapılarını kırarak yedi düvelin ateşinden çıkan, kendisine biçilen her kefeni parçalayarak biçenin başına geçiren yüce Türk milletinden ümidimizi kesmeyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşı ve akabinde kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti bunun en büyük örneğidir.
“Ne gam pür-âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet,
Kaçar mı merd olan bir cân için meydân-ı gayretten?”
