Atatürk
Atatürk

Yasın Beş Evresi, Milliyetçilik ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

14 Mayıs seçiminin ardından TBMM’deki sandalye dağılımı belli oldu: AK Parti 267, CHP 169, Yeşil Sol Parti 61, MHP 50, İYİ Parti 44, Yeniden Refah Partisi 5 ve TİP 4 vekil çıkardı.

“İttifaklar seçimi” sonrası Meclis’te oluşan aritmetik, görüş çeşitliliği bakımından demokrasi tarihinin en renkli dönemlerinden birini beraberinde getirdi.

Oy oranı bakımından kendisine sandalye bulamayacak bazı siyasi partiler önemli temsil imkânları elde etti.

YSK’nın açıkladığı sonuçlara göre seçime katılan yaklaşık 53 milyon seçmenin yüzde 49,24’ü Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi. Yaklaşık 24 milyon seçmenin oyunu alan Kemal Kılıçdaroğlu ise yüzde 45,07 ile ikinci sırada yer aldı. Seçim sonrasında oluşan tablo, oy kullanmayan yaklaşık 7 milyon seçmeni ve 2,8 milyon oyu bulunan Dr. Sinan Oğan’ın temsil ettiği milliyetçileri kilit bir role taşıdı. Oğan’ın bu pozisyonu partilerin seçim politikalarında da köklü değişiklikler oluşturdu.

Savunma sanayiindeki teknolojik gelişmeler, “Mavi Vatan”, terörle mücadele gibi güçlü patriyotik söylemlere sahip AK Parti, MHP ve BBP ittifakı; seçmen tarafında karşılık buldu.

Millet İttifakı’nda İYİ Parti’nin ittihatçılık atıfları cılız bir slogan olarak kaldı.

Milli teknoloji hamleleri, muhalefet ittifakı kurmaylarınca küçümsendi.

Hatta seçimden önce, bir “panayır” olarak nitelendirilen Teknofest’in kaldırılması, insansız hava araçları projelerinde bir sermaye değişikliğine gidilmesi ve ABD menşeili Sierra Nevada Şirketi ile anlaşılması bile gündeme getirildi.

Seçim sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte umduğunu bulamayan muhalefet kanadı, sosyal medya organlarında depremden etkilenen vatandaşları hedef aldı.

Sözcü Gazetesi’nin “Meğer bizim milletin karnı TOGG’muş” manşeti; “iktidara oy veriyorsanız yaşadığınız afeti hak ediyorsunuz” imalarının ikrarı olarak anlaşıldı.

28 Mayıs’a ertelenen seçimler, Millet İttifakı’nın seçim politikasını 180 derece değiştirdi.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu; PKK’yı bir terör örgütü, Abdullah Öcalan’ı da örgütün elebaşı olarak niteledi ve kamuoyunu şaşkınlığa uğrattı.

Hatta CHP’li Kaftancıoğlu’nun İstiklal Caddesi yürüyüş görüntülerinde Göktürk bayrakları, bozkurt işareti ve milliyetçi sloganlar yer aldı.

Evrensel Gazetesi’nin “Milliyetçilik söylemi çözüm olamaz” başlıklı yazısında milliyetçiliğin “çözülmesi gereken bir sorun olduğu” anlatılıyor.

Yazının sonuç bölümünde ise Brezilya ve Kolombiya’daki seçimlerin milliyetçilikle değil, demokrasi, insan hakları, sosyal adalet gibi vurgularıyla kazanıldığı söyleniyor.

İlave olarak Halk TV ekranlarında Ayşenur Arslan tarafından milliyetçiliğin yoksulluk tarafından tetiklendiği ifade edildi.

Arslan’ın bu değerlendirmesi Ankara Enstitüsü tarafından hazırlanan “Türkiye’de Milliyetçilik Algısı” raporunda yer alan “Milliyetçilik düşük eğitimle (aynı zamanda yoksullukla) paralel gidiyor. Fakat milliyetçilik daha ziyade orta gelirlilerin daha çok bağlandığı bir ideoloji. Eğitim yükseldikçe radikal milliyetçi duygular zayıflıyor. Milliyetçilik güvensiz kültürel sermaye durumlarında güç ve aidiyet veren bir ideoloji.” ifadeleriyle de destekleniyor.

Peki muhalefete göre düşük eğitimli, az gelirli ve yönlendirmeye açık insanların ideolojisi olan milliyetçilik nasıl bu kadar kıymetlendi?

Seçimin ardından muhalefet kanadının milliyetçiliğe dair değişik retorikleri akıllara Yasın Beş Evresi teorisini getirdi.

Teoriye göre, kayıp yaşayan ve yas tutan insanlar inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme süreçlerinden geçerler.

Muhalefet kanadının bu süreçleri şöyle yaşadığı görülüyor:

İnkâr: Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun kendilerini seçim sonuçlanmadan “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” olarak takdim etmesi ve seçimi kazandıklarını iddia etmesi.

Öfke: Partililerin seçim politikası konusunda yanlış yönlendirildiklerini düşünerek Onursal Adıgüzel’e yönelttikleri eleştiriler. Deprem bölgesinde Cumhur İttifakına çıkan yüksek oy oranına karşı nefret söylemleri.

Pazarlık: Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Dr. Sinan Oğan ile görüşme talepleri ve milliyetçilere “şirin görünme” siyaseti. Sosyal medya için hazırlanan sipariş “Bozkurt Kemal” görselleri.

Depresyon: Dr. Sinan Oğan’ın muhtemel bir Cumhur İttifakı desteği korkusu. Seçime dair “son çıkış” anlamı yükleme çabaları.

Kabullenme: Muhalefete yakın medya organlarının seçimin kazanılmasına dair ümitsizliği ve parti içi çaresizlik hali.

Hali hazırda yaşanan yas süreçlerinin yerini ne zaman sorumluluk alma ve istifa sürecine bırakacağı ise kamuoyunda cevaplanmayan bir soru olarak duruyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz