Atatürk
Atatürk

Küreselleşme Sürecinde Ulus-Devlet: Teknoloji, Sosyal Medya ve Yapay Zekâ

KÜRESELLEŞMENİN ETKİLİ OLMASINI SAĞLAYAN UNSURLAR: TEKNOLOJİ, SOSYAL MEDYA VE YAPAY ZEKÂ

20. yüzyılın son çeyreğinde hayatımıza dahil olan iletişim kitle araçları ile iyice yaygınlaşan küreselleşme başta TV ve radyo ile iyice yayılır iken,  21. yüzyılda artık hayatımızın merkezine yerleşen sosyal medya ile küreselleşen dünya iyice hayatımızdan çıkılmayacak bir konuma yerleşmiş durumda. Bir diğer yandan ise Yapay Zekâ’nın ve teknolojinin de artık belirmeye başlamasıyla ulus-devletin temelini bazı ulus-devletler için güç ifade ediyordu. Bir diğer yandan bazı ulus-devletler için ise risk teşkil eden bu durumların tek-tek ele almak gerekir elbette.

TEKNOLOJİK GELİŞİMİ VE SOSYAL MEDYANIN ULUS-DEVLETE YANSIMALARI

Küreselleşmenin 1960’lı yıllarda TV ve radyonun icat edilmesinin ardından 1974 yılındaki Petrol Krizi ile resmi olarak neoliberal temelli politikalar ile giderek yayılmış bu vesile ile de Küreselleşme bu dönemlerde giderek iyice hız kazanmıştır. Teknolojinin daha sonralarda 21. Yüzyıla gelindiğinde yatırımların yapılmasının ardında  büyük bir ivme kazanmasıyla küresel sermayenin mal ve hizmet hususunda ulusları küresel düzeyde resmen birbirine bağımlı bir hâle de getirmiştir. Teknolojinin dünya genelinde uluslararası şirketlerin ulaşamadığı ülkelere dahi ulaşmasını sağlamış bu vesile ile küreselleşmenin genel olarak ekonomik düzeyde oluşmasından yola çıkarak ticari anlamda büyük önem arz etmiştir. Bu durum ulus-devlet içerisindeki yerli sermayeye yabancı sermayenin ülke piyasasına müdahele etmesi ile olumsuz bir şekilde etkilenmiştir. Örnek verecek olursak, bir yüksek lisans öğrencisinin araştırdığı hususa ilişkin belirli kaynakların yerli sermaye tarafından karşılanmayınca yabancı sermayede veya yabancı ülkede üretilmekte olan o kaynağı tedarik etmek ihtiyacı duyar ve yabancı temelli ürünlere talep başlar. Bunun diğer bir tarafı ise, teknoloji ile gelişen iletişim araçlarıdır. Zira hayatımızın merkezine yerleşmiş olan sosyal medya araçlarıdır.

Sosyal bir varlıklar olan biz insanlar yaşamın ilk zamanlarından bu yana sürekli bir iletişim kurma girişimlerinde bulunarak türlü türlü yollara başvurmuşuzdur. Az önce de bahsettiğimiz gibi iletişim araçlarının 1900’ların ikinci yarısından sonra artmasıyla iyice yerküresi bir “küresel köy” hâline gelmiştir. Bu durum, elbette yine ekonomik açıdan ulus-devletin yerli sermayesine ciddi açıda bir darbe vurmuştur. Bildiğimiz gibi günümüzde reklamcılığın en önemli hatta yegâne kullanılan araçlarından olan sosyal medya birçok uluslararası şirketin reklamcılık anlayışında merkezi konumda yer almaktadır.

DEVLETLER ARASINDA YAPAY ZEKÂ YARIŞI

Uluslararası Sistemde ve Ulus-Devletlerin içinde de giderek yükselmekte olan bir teknolojik yarış mevcut. 21. Yüzyıl ile bilgiye erişebilmenin hızının artması ve teknoloji ile birlikte ortaya çıkan bir Yapay Zekâ (YZ) yarışı belirmiş durumda. İnsanlığa hizmet etme olarak nitelendirilse dahi bu durum ulus-devletler için en çok savaş alanında işe yarayacaktı, bu ise artık eski savaşlar gibi yakın savaş anlayışından ziyade akıllı savaş kavramına çevrilmiş durumda. Ulus-devletlerin askeriyesinde bulunan asker gücü, tank ve uçakıların yanı sıra yüksek teknolojiyle donatılmış insansız ve gizli olma özelliğine sahip araçlar da yer almaktadır. Bunun günümüzde en yakın örneklerinden birisi, Türkiye’nin üretmiş olduğu İHA (İnsansız Hava Aracı)’dır.

YZ’nin ulus-devletin güvenliğini sağlayan unsurların en başında gelmektedir. Zira ABD, Rusya ve Çin gibi büyük devletlerin YZ’ye olan yatırımları 21. Yüzyılda devletler için güvenlik ve egemenlik unsurlarının korunmasında bu durumun ne kadar etkili olduğu aşikârdır. Yaşadığımız yerküresinde kaynakların kısıtlı olduğu malûmdur, fakat tüketim son zamanlardaki verilere göre, sanki iki dünya varmış gibi yapıldığını gözler önüne sermekte. Bir diğer yandan bu doğal kaynakların adaletsiz bir şekilde tüketildiği, bunun askeri yol ile gerçekleştirilmekte ve güçsüz olan ulus-devletler, milli güvenlik politikalarını güçlendirmek isteyen ve kaynakları elde etmeye daha fazla gayret eden diğer ulus-devletler karşısında savunmasız bir konuma düşmektedir. Kısacası, bu durumlardan ötürü yüksek teknoloji ile donanımlı YZ ile hazırlanan araçlar vesilesi ile ulus-devletler arasında bir rekabet ile bir tehdit durumu ortaya çıkar. Bunun için bir örnek verecek olursak Güney ile Kuzey Kore sınırlarına yerleştirilmiş teknolojili robotlardır. Bu robotlar Güney Kore temelli bir uluslararası şirket olan, Samsung tarafından üretilen SGR-A1 adındaki teknolojili robotlar olmakta olup, Kuzey ile Güney Kore sınırını her türlü hava koşulunda havadan kesintisiz bir şekilde nöbet tutar vaziyette kontrolü sağlamaya devam etmekte.

Bir diğer taraftan teknolojinin ivme kazanmasıyla tek sahada değil, siber alanda da tehditlerin artmasıyla ulus-devletlerin siber güvenlik kısmına da yoğunluk vermiş olduklarını görmekteyiz. Belirtmek gerekir ki, bu hususta devletlerce bir kararlı kalınan bir anlaşma yöntemi gerçekleştirilmezse, normalde gerçekleşen iki devlet arasında çatışmalar misali ülke ve uluslararası şirketler tarafından gerçekleşmesi söz konusu olan dijital savaşlar da söz konusudur.

YZ, bir diğer taraftan uluslararası ilişkilere etkisi büyük ölçüde geçtiğimiz asrın 20. Yüzyılın düşüncesi diye nitelendirilen ulus-devlet anlayışından ziyade daha çok çok sistemli ve çok aktörülü temelli bir uluslararası sistem anlayışına odaklı olduğu görülmekte. Teknolojik donanımlar, tek ulus-devlete ait olmayacağını düşünürsek bir terör örgütünde yer alacak YZ temelli silahların bir ulus-devletin egemenliğine ve güvenliğine büyük ölçüde tehdit nedeni olabilir. Bu durum karşısında ulus-devletlerin varlığını ve egemenliğini sürdürmeleri için müttefik ve komşu devletler ile yakın bir ilişkiye bürüneceği de düşünülmektedir.

Küreselleşmenin yoğunlaşmasında teknoloji anlamında gelişmemiş olan ulus-devletler karşısında YZ’ye sahip olan uluslararası şirketlerin bu devletlerin siyasal anlamda kontrolünde önemli bir konumda yer alacaklarını söylemek gerekir. Çünkü, belirli sayıda olan büyük şirketler birçok 3. Dünya ülkelerinden yüksek gelir ve sermayeye sahip olduklarından bu teknolojiye erişilebilirliği daha kolay olmaktadır. Bu da 3. sınıf ulus-devletlerin uluslararası şirketler karşısında tehdit altında kalacağı olarak görülmekte.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz