Yeni Tanin, Türkçülük ve İslamcılık akımının önderlerinden Ömer Seyfettin ve Mehmet Akif Ersoy’un 1918’de yaşadıkları “tartışmanın” detaylarına İstiklal Şairi’nin vefatının 86. yıldönümünde ışık tuttu. Fikri önderlerin asırlık tartışmasındaki ifadeler ise ders niteliğinde nezaket örnekleri taşıyor.
“Harb-i Umumi” adıyla anılan 1’inci Dünya Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Osmanlı’da işgalin oluşturduğu yıkımlar, “ülkeyi kurtaracak” fikrin arayışlarını da beraberinde getirmişti. Aynı yıllarda Türkçülük, İslamcılık ve Osmanlıcılık genelindeki fikri zeminlerde yaşanan hararetli tartışmalar ise arşivlerin dijital ortamlarda yayımlanmasıyla birlikte tüm detaylarıyla gün yüzüne çıkıyor. Tıpkıbasımları yayımlanan İslamcılık fikrinin savunucusu “Sebilürreşad” ve Türkçülük fikrinin savunucusu “Türk Yurdu” da araştırmacıların mercek altına aldığı yayımlar arasında zirvede yer alıyor. Yeni Tanin, savaşın Osmanlı aleyhinde seyrettiği 1918 yılında Ömer Seyfettin ve Mehmet Akif Ersoy’un yaşadığı fikri “tartışmayı” bir asır sonra masaya yatırdı. İşte detaylar…
Akif ve Seyfettin Neden Tartıştı?
İslamcılığın kalesi sayılan Sebilürreşad’ın tıpkıbasımı yayımlanan 375’inci sayısındaki makalede, “Her biri ayrı ayrı kavmiyetlere mensup olduğu hâlde Gökalp Bey’in etrafında Türkçülerden Çerkes Ömer Seyfettin Bey…” ifadeleriyle Ömer Seyfettin’in “Çerkes” olduğu iddia ediliyor. Yazının devamında ise Seyfettin’in 20 Ekim 1918’de yayımladığı bir makalesi eleştirilerek Türkçülük ve İngilizlerin işgal politikalarının benzediğine ilişkin değerlendirmelerde bulunuluyor.[1]
İmzasız olarak yayımlanan makalede, Başmuharrir olarak Mehmet Akif Ersoy bulunduğundan, yazıyı bizzat kaleme almış olması ihtimali değerlendiriliyor. Sebilürreşad tarafından eleştirilen Ömer Seyfettin imzalı “Türkçüler ve Muharebe” başlıklı makalede ise savaşa Türkçülük dolayısıyla girildiği iddiası yalanlanarak, Türkçülüğün asıl maksadının; “Türkiye’de gelişecek kültürün, irfanın nurlarıyla, dünya yüzündeki bütün Türklerin cehalet karanlığından kurtulması” olduğu iddia ediliyor.[2] Yaşanan hararetli fikri tartışmalar Mehmet Akif Ersoy’un, “Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? / Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?” dizelerine kadar uzanan bir boyut kazanıyor.
Mektubunu “Sansürsüz” Yayımlamış
Sebilürreşad tarafından yapılan eleştiriye mektupla yanıt veren Ömer Seyfettin ise Çerkes olduğu iddiasını reddederek, “Ben milliyeti ‘ırk’ diye anlamam. Milliyet ‘din, lisan, ırk’ birliğidir. Bununla beraber Çerkes değilim. Pederimin Sarıyer’de Hüseyinağa Mahallesi’nde 38 numaralı hanede mukîm piyade binbaşılığından mütekaid Ömer Şevki Efendi’dir. Kendisi bir kelime Çerkesçe bilmez, Kafkasyalı bir Türk’tür. Gidip bizzat tahkikat yaparsınız. İstanbullu olan annem de meşhur Haseki Mustafa’nın torunudur” ifadelerini kaydediyor. Derginin yönetimine, dolaylı yoldan Mehmet Akif Ersoy’a hitaben yazılan mektup, Sebilürreşad’ın 30 Ekim 1918 tarihli 376’ıncı sayısında sansürsüz şekilde yayımlanıyor.[3]
Mektubun sansür yapılmadan yayımlanması ve tartışmada kullanılan ifadeler ise bir asır önceden günümüze adeta nezaket dersi veriyor.
[1] İmzasız, “Türklerin Siyasi Mefkureleri”, Sebilürreşad, 24 Teşrinievvel 1334.
[2] ÖMER SEYFEDDİN, “Türkçüler ve Muharebe”, Akşam, nr. 31, 20 Teşrinievvel 1334/13 Muharrem 1337.
[3] ÖMER SEYFEDDİN, “Sebilü’r-reşad Mecmuası İdarehanesine”, Sebilürreşad, 31 Teşrinievvel 1334.