Atatürk
Atatürk

Tarihi Arkaplandan Günümüze Rusya – Ukrayna Krizi

Yazıya geçmeden önce bölge hakkında biraz bilgi verelim sonrasında beraber meselenin önüne geleceğiz. Birincisi Putin’in de dile getirdiği  “Ukrayna devlet değildir.” meselesinin çıkış noktası aslında ilk Rus Hanlığı’nın kurulduğu yer olan Kiev’i kendi toprakları olarak görüyorlar. Ona bakılırsa Selçuklu’nun ya da yine Türk devleti olan Safeviler’in kurulduğu bölge olan İran coğrafyasında günümüz Türkiye’sinin hak iddia etmesi gibi olacak iş mi?! Uluslararası ilişkilere bu şekilde devam edersek bunun sonu gelmez. O zaman birkaç yıl önce Putin’in katıldığı televizyon programında küçük bir çocuğa “Rusya’nın sınırları neresidir?” sorusuna çocuğun cevabı “Rusya’nın sınırı; Bering Boğazı ile Abd sınırına dayanıyor.” Cevabına Putin sert bir şekilde “Rusya’nın sınırı yoktur” diyor. O zaman bütün sömürge imparatorluklarının da sınırı yoktur. Bu şekilde nereye varacağız? Buradan çıkamayız. Rusya’nın Ukrayna’yı devlet olarak görmemesi konusuna dönecek olursak bu konu üzerinde durulması hassas bir noktadır. Rusya bu tavrıyla Ukrayna’daki tüm yönetimi, içişlerini ve halkı yok saymaktadır. 

Özellikle Çarlık Rusya’sının güçlendiği II. Katerina döneminden sonra işgal ettiği Ukrayna topraklarına “Malaya Russia” yani Küçük Rusya demeye başladılar. Ukrayna Slavca “köşede kurulmuş devlet” manasındadır. Rusya’nın Ukrayna’yı devlet olarak görmemesinin nedeni budur. 2014 Kırım mevzusunda olduğu gibi Ruslar “Kırım bizim, Ukrayna’nın elinden Kırım’ı biz aldık.” diye söylemektedirler. Ruslara göre Kırım’ı Rusya aldıysa Kırım Rusya’nın hakkıdır. O zaman bu mantığa göre geçmişe kadar gidersek Hazar İmparatorluğu da Bizans’tan almıştı Kırım’ı. O zaman Kırım toprakları Hazarların hakkı mı? Kırım’a Ruslar tarihte çok kısa bir süre boyunca hakim oldular. Ondan sonra egemenlik tamamen Türklerin eline geçiyor ve çok daha uzun zaman boyunca Türklerin elinde kalıyor. O zaman diyelim ki; Kırım Türklerindir. İşte bunun sonu olmaz. Bütün devletler yukardaki mantığa göre geçmiş egemenliklerine göre toprak talep edebilir. 

Ukrayna siyaseti 1600’lere gelindiğinde tamamen ortaya çıkmıştır. Rusya günümüzde ne diyor; “Dinyeper’in batısını isteyen alabilir” sözüyle aslından doğusu bana aittir demeye getiriyor. Bundan dolayı ‘Donetsk ve Luhansk’ı ve en önemlisi Kırım’ı kendi hakkı olarak görüyor. Rusya Azak Denizine kimseyi sokmak istemiyor. bu Ukrayna olsa dahi ki Ukrayna ilk Rus devletidir. Bugün Amerika’nın Kiev büyükelçisi 900’lü yıllardan 1200’lü yılara Kiev fotoğraflarını gösteriyor medeni bir yer. Karşılaştırma içinde Moskova fotoğraflarını gösteriyor ormanlık bir yer. Evet bildiğimiz üzere Moskova ormanlık, gelişmemiş, köy olarak kurulmuş bir saha. Hani Putin diyor ya Ukrayna diye bir devlet yoktur, onları adam eden Rusya’dır. O zaman Rusya’yı Rusya yapan Rusya’yı adam eden de Altınorda ve Hıristiyan Tatarlardır. Rusya’da bilinen bir kitap vardır Rus bilinen 500 Türk Aile diye. Bu kitapta günümüzde Rusya’yı yöneten bakanların, devlet adamlarının soyları Altaylara kadar dayanmaktadır. O zaman çıkıp biz de aynı cüretkarlıkla “Rusya’yı Türkler yönetiyor” diyelim. bu şekilde vereceğimiz çok örnek var. Misal ünlü tenisçi Maria Sharapova Tatardır. Şimdi bu noktadan sonra Türk devleti olarak bizlerin tavrı ne olmalıdır? Gelin bir de bu noktaya değinelim.

Rusya’ya Dinyeper’in doğusu, Kırım, Donetsk ve Lunatsk verilse bile Rusya durmayacak ilerleyecek. O zaman sıra Türk dünyasına gelecek. Türk devletlerinin buna karşı gelecek gücü var mıdır? Türkiye olmadan asla. Peki Türkiye bu duruma nasıl karşılık verecek orası işte muamma.  Ukrayna halk ciddi şekilde mücadele etmektedir. Rusya Kırım’da yaptığı gibi yapacak. Önce bağımsızlığını kabul edecek sonra burada halk oylaması yapılacak. Halk oylaması da nitekim askerlerin gözetiminde olacağından dolayı %90’ların üzerinde Rusya’ya katılalım cevabı çıkacaktır. Kırım’da da bu sayıya yakın bir sonuç çıkmıştı. Tıpkı Kırım’ın Rusya’ya katıldığı gibi Donetsk Halk Cumhuriyeti, Lunatsk Halk Cumhuriyeti Rusya’ya katılacak. Böylece Ayrılıkçılarla, Ukraynalılar arasında bir iç savaş haline gelecek. Ukrayna basınını takip edildiğinde zaten böyle bir durumun var olduğu görülecektir. Her ay hemen heme 8-9 asker bu çatışmalar esnasında ölüyor. Bu askerlerin resimleri de aileleriyle beraber basında yer alıyor. Ama Ukrayna daha fazla dayanamayacak. Ukrayna hiçbir zaman Rusya ile savaş yapamaz. Geçmişteki Ukrayna başkanı, günümüzdeki Ukrayna Başkanı Zelinsky ve akli selim olan tüm Ukrayna halkı zaten Ukrayna’nın Rusya ile savaşamayacağını bilir. Çünkü Ukrayna’nın gücü yok. Ukrayna’yı Avrupa Birliği korur mu? Korumaz. Amerika Korur mu? Korumaz. Rusya bunu biliyor. Türkiye koruyabilir mi? Türkiye’de sadece destek verir. Türkiye bu noktada Kırım’ı Ukrayna toprağı kabul eder. Lunatsk’ı Donetsk’i Ukrayna toprağı kabul eder, o kadar. Daha fazlasını biz de yapamayız. Asker mi göndereceğiz mesela bu zaten mümkün değil. Burada Ukrayna’ya asker gönderecek hiçbir devlet de göremiyorum açıkçası. Zaten diğer devletlerin Ukrayna’ya asker göndermesi demek III. Dünya Savaşı demek. Rusya alabileceği kadar yeri aldı. Odessa’ya kadar olan sınırda Ukrayna’yı tamamen defetmek, o bölgeyi tamamen egemenliği altına almak ve Azak Deniz’ini Ruslaştırmak. Ukrayna’nın batısı olabildiğince milliyetçidir. Ancak doğusu ve güneyde durum farklıdır. Yani Rusya’nın yönetimi altına girmek isteyecek nüfus olabildiğince fazladır. 

Rusya’yı ölümle, savaşla, para kaybıyla tehdit edilebilecek bir ülke değildir. Stalin’in dediği gibi “ 1 kişinin ölmesi ile 1 milyon kişinin ölmesi arasındaki sayı farkı sadece istatistiktir.” der. Rusya olaya bu şekilde bakar. II. Dünya Savaşı’nda milyon kişiyi kaybetmiştir. Rusya için insan önemli değildir. Zengin bir ülke aynı zamanda ama halk fakirdir. Rusya’yı beylik sözlerle kimse dize getiremez. 

Türkiye bakacak olursak; mesela Kazakistan olaylarında Türkiye taraf tutmayarak akıllı bir siyaset izlemiştir. Türkiye burada da akılcı bir siyaset zaten hali hazırda izliyor. Türkiye burada aktif bir siyaset izleyebilir mi? Böyle bir durumda Türkiye direkt olarak Rusya’yı karşısına almış olur. Evet biz NATO ülkesiyiz, 5. Madde bizim için Rusya’ya karşı büyük caydırıcılık taşıyor. Türkiye’nin NATO üyeliği de Rusya’ya dayanmaktadır. 1945’te Stalin döneminde Kars ve Ardahan’ı istemeseydi bugün belki de Türkiye NATO’ya üye bile olmayacaktı. Bugün ise Amerika Türkiye’yi yalnızlaştırma peşinde NATO üyesi olmamıza rağmen Ukrayna konusunda tüm işbirliği devletlerle görüşüp Türkiye ile görüşmemişlerdir. Türkiye’nin bu konuda yükü çok ağırdır. Burada Türkiye Ukrayna’ya desteğini dile getirdi. Türkiye bir şekilde II. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi bir siyaset izlemelidir. Türkiye’nin bu durumda o dönemde İsmet Paşa’nın, Türk hariciyelerinin, Türk bürokratlarının izlemiş olduğu siyaseti iyi irdelemesi ve okuması lazımdır.

Bir tarihçi olarak bizim söyleyeceklerimiz bu kadardır. Türkiye Rusya’ya komşu bir ülkedir. Türkiye’nin burada ileriye dönük olarak düşünmesi ve NATO üyesi olduğumuzu da göz önünde bulundurarak Avrupa Birliği, Amerika ve Rusya arasında tampon bir bölgedeyiz ve bu tampon bölgede olmanın büyük dezavantajları bunu avantaja çevirebilir miyiz? Evet, özellikle doğalgaz hatlarında. Şimdiye  kadar pek de önem vermediğimiz bu konuyu avantaja çevirebiliriz. Diğer türlü destek verme konusunda silah vermek gibi Türkiye bunu yapamaz yapmak da istemez. Diğer güncel gelişmeleri takip edip elimizden geldiğince, kalemimiz yettiği kadar bu konu özelinde irdelemelerimiz devam edecektir. Son olarak Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de dediği gibi: “Millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir”.Esenlikle…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz