Atatürk
Atatürk

Fidanlar Ağaca, Ağaçlar Ormana, Kağıt Toplayıcıları Sigortaya Bağlanmalı Yurdumda

Sırtlarında 200 kiloluk çuvallarla çöplerden atık kağıt toplayan bu insanlar, iş güvencesi olmadan, kaza riski yüksek şartlarda kilosu 35 kuruştan yapıyorlar bu işi.

Yapılan iş günlük olunca, haliyle Covid-19 gibi küresel bir krizde de iş yerlerinin kapatılması, üretim sürecinin sıfıra yaklaşması ve sokağa çıkma kısıtlamaları geçimini bu işten sağlayan yarım milyon insanı pek çoklarımız gibi işsizlikle yüz yüze getiriyor.

2018 yılında günlük kazancının 100-120 TL arasında olduğunu söyleyen bir kağıt işçisi bugün ülke ekonomisi ve pandemi şartlarında bu kazancın 50-60 TL civarına düştüğünü belirtiyor. Biz yine de buna sebep olarak ısrarla iyiye gittiği söylenen ekonomimizi değil pandemiyi suçlayalım. 

Zor şartlar altında çalışmaları bir yana yurt dışından atık ithal edilmesi de bu insanların hayatlarını hayli zorlaştırıyor. Halk olarak biz de bu insanlara vebalı gibi davranarak ötekileştirilmenin her çeşidinin görüldüğü toplumumuzda bu iş kolunda çalışanları da böylece es geçmemiş oluyoruz. Çeşitli sebeplerle eğitim alamadığı için bu işi yapmak zorunda olan işçilere toplumun biçtiği rol; göze batmadan, kimseyi rahatsız etmeden, çuvalıyla trafiği işgal etmeden bir an önce oradan kaybolması. Toplumda yer edinemeyen bu insanlar haliyle hayattan ve gelecekten pek bir beklenti içine giremiyor.

Küçük yaşlardan itibaren kendi çocuklarını yanlarında getirerek işi öğrenmesini istiyorlar. 13-14 yaşlarına gelen çocuklar artık tek başlarına sokaktan kağıt topluyor oluyorlar.  Böylelikle ülkemizde sanki çok azmış gibi “çocuk işçi” cennetine birkaç günahsız daha dahil olmuş oluyor. Ailelerinin kaderi, bu çocukların da yazgısı oluyor. Bitmeyen kısır döngüde eğitim alamadığı için atık kağıt toplayanbu insanlar, yine maddiyat sebebiyle çocuklarına eğitim aldırtamadıklarını söylüyorlar. 

Ailesine iyi bir hayat sunmak isteyenlerin çoğuysa İstanbul’da bir nevi“gurbetçi” bir hayat yaşıyor. Tek başınamemleketinden kalkıp geliyor, yine kendisi gibi çalışan insanlarla aynı odayı paylaşıyor. Kazandığının yarısını evine gönderiyor. Hepsi, ekmeğini çöpten çıkardığını söylerken insanların kendilerine bakışından şikayetçiler. İstanbul Geri Dönüşüm Derneği Başkanı Yüksel Yılmaz, dönüştürülen kağıdın yüzde sekseninin kağıt toplayıcıları sayesinde olduğunu söylüyor. Aynı zamanda bazı belediyelerin bu işçileri istihdam ederek bünyesine kazandırdığını da ekliyor. Fakat bir yandan da Çevre ve Şehircilik Bakanlığıkağıt toplayıcılardan atık alan firmalara yüklü miktarda ceza kesiyor.

Kağıt işçilerinin sıkıntıları bununla da bitmiyor. En büyük şikayetleri, kaçak yollarla ülkeye gelen mültecilerin işlerini elinden almaları… Daha ucuza kağıt toplayan bu insanlarla yer yer sokak kavgaları hatta bu kavgalarda yaralanmalar yaşanıyor. Genellikle Afgan ve Suriye kökenli olan bu insanlar çalışma izinleri olmadığı için iş bulamadıklarını söyleyerek atık toplamaya başlıyorlar. Yaşanan kavgalar sonucu oluşan yaralanmalar veya herhangi bir sağlık sorununda, oturma izni ya da pasaportları olmadığı için hastaneden hizmet görememekten şikayetçiler.

Pandemi sürecinde kimileri maske takarak önlem almaya çalışıyor, kimileri ise bağışıklık kazandığını söyleyerek herhangi bir önlem almadan yasak dışındaki saatlerde işlerini yapmaya çalışıyorlar.

Bazı işçilerin sendikalaşma bilinci yüksek ve haklarının devlet tarafından korunmasını istiyor. En sık rastlanılan talep ise sigorta isteği… Devletin yer yer bununla ilgili vaatleri olsa da şu ana kadar yaptığı en büyük geri dönüşüm hamlesi poşetlerin 25 kuruşa satılması oldu.

Maalesef, memlekette sıfır atık politikası başlatıldığı söylense de geri dönüşüme kuşkusuz en büyük katkıyı sağlayan bu insanlara herhangi bir eğitim, iş kazalarını önlemeyi sağlayacak bir entegrasyon süreci  veyahut sosyal sağlık güvencesi sağlanmıyor. 

Devletin şefkatli elini yine işçi, emekçi değil ağababaları görüyor.

1 Yorum

  1. Yazarın kalemine sağlık, pandemi sürecinde ekonomik krizden etkilenen pek çok iş kolu oldu. Küçük esnaf olarak tabir edilen meslek gruplarının yaşadığı zorluklar, veresiye defterlerinin son hali ile gözler önüne seriliyor aslında. Bu konunun çokça üzerinde durulması ile belki bundan sonrası için bir çözümün fitili ateşlenebilir. İşçilerin birlik olup grev ve boykotları yeniden bu ülkenin gündemine sokması, tabiri caizse haklarını yeniden söke söke alması artık farz olmuştur.
    Ne diyordu değirmenci dayı?
    Bu nasıl çark ulan!
    Buğday bizim,
    Ezilen biziz.
    Un olan biz,
    Aç kalan biziz.
    Kim ulan bu doymak bilmeyen şerefsiz?

    Emek kutsaldır, hiçbir kişi ya da kurum değil..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz